Ekonomik bölümü

Kaynaklar bakımından İran zengin ve dopdolu bir ülkedir. İran’da ilk petrol kuyusunun açılmasından bu yana (1908) 110 yılı aşkın zaman geçmektedir. Bugün dünyanın tespit edilen petrol rezervlerinin %9.2’si (93 milyar varil)İran’da bulunmaktadır. Bu miktara dünyanın tüm doğalgaz rezervlerinin %14.5’i de eklenecek olursa İran’ın dünya enerji piyasasındaki seçkin konumu açıkça görülecektir. İran önümüzdeki 70 yıl süresince ham petrol ve 250 yıl boyunca da doğal gaz üretimini bugünkü kapasiteyle sürdürebilecektir.

 

İran bakır madeni rezervlerine sahip ülkelerin de başında gelmektedir. İran’daki bakır rezervleri 900 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Bu rakam dünya bakır rezervlerinin %15’ini ifade eder. Ayrıca 2.200 milyon ton ile demirtaşı, 5351 milyon ton ile taş kömürü, 60 milyon ton ile çinko ve kurşun madenlerinin yanısıra inşaat sektöründe kullanılan taşların madenleri de İran’ın zengin yer altı kaynaklarındandır.

İran ekonomisinin  petrolle sıkı bir ilişkisi vardır. Gerçekte 40 yıl boyunca İran’da siyaset ve ekonomi petrolden büyük ölçüde etkilenmiştir. İran ekonomisinin petrole bağımlılığı içeride ve dışarıda her zaman sorunlara sebep olmuştur.

70’li yılların ilk yarısında petrol fiyatlarının bir anda 4 katına çıkmasıyla İran ekonomisinde petrolün payı doruk noktasına ulaştı. Devrimden bir yıl önce petrolün gayri safi milli üretimdeki payı %31’den fazla idi. Bu yıllarda günlük ortalama 6 milyon varil ham petrol üretilmekteydi. Bu sürecin devam etmesi ülkenin üretilebilir 50 milyar varil petrolünün %40’ını kullanılamaz hale getirebilirdi.

Devrim sonrası dönemin ekonomik politikalarından biri de ülke ekonomisinin petrole bağımlılıktan kurtarılması için çalışmaktı. Bu politikanın ve dünya petrol piyasasında meydana gelen değişimlerin sonucunda petrolün gayri safi iç üretimdeki payı 1995 yılında %16’ya geriledi ve diğer sektörlerin payı ise artış gösterdi.

İran Ekonomisi yüksek oranda yetişmiş insan gücüne sahiptir ancak hızlı nüfus artışı ve çeşitli alanlarda eğitimin yaygınlaşması, ülkedeki çalışan nüfus oranının düşmesine neden olmuştur. 1991 yılında çalışanların 10 yaş üstü ülke nüfusuna oranı %34 olarak gerçekleşmiştir. Çalışanların %34’ü devlet ,%65’i özel sektörde faaliyet göstermektedir. Sekiz yıllık savaş ülke ekonomisine çok büyük darbeler vurmuştur. Bu dönemde %16 olan işsizlik oranı savaşın sona ermesi ve ekonomik faaliyetlerin hızlanmasıyla 1994 yılında %9 oranına çekilmiştir. Savaş yıllarında gerileyen yatırımlar da yeniden hızlanmıştır.

Bütçesini beş yıllık ekonomik kalkınma programları çerçevesinde hazırlayan İran’da ekonominin yönü üretim ve ihracata çevrilmiş durumdadır. Petrol dışı ürünlerin ihracatının teşvik edilmesi sonucu bu ürünlerin tüm ihracattaki payı 1978 yılında yalnızca %3’iken 1993 yılında %25’e ulaşmıştır.

Çelik ve petrokimya endüstrisi başarılı alanlardan sayılmaktadır. Çelik üretimi 1988 yılında 1.3 milyon tondan 1994 yılında 6.5 milyon tona yükselmiştir. 1979 yılında 2.7 milyon tona ulaşamayan petrokimya ürünleri ise 1995 yılında 8 milyon tonu geçmiştir.

İran ekonomik alanda pek çok üstünlüklere sahiptir. Ucuz enerjiye sahip olması, enerjiye dayanan ürünlerin üretiminde büyük tasarruf sağlamaktadır. Yetişmiş ve ucuz insan gücü, nispeten büyük iç pazarın varlığı ve bölge pazarlarına hızlı ulaşım, İran ekonomisinin diğer üstünlüklerindendir. Son yıllarda bu üstünlüklerden istifade edecek yabancı sermayenin yurda çekilmesi amacıyla Kiş, Kışm, Çabahar ve Sircan gibi bölgelerde çok sayıda serbest ticaret

bölgeleri oluşturulmuştur. Bunlardan biri olan Kışm Serbest Ticaret Bölgesi petrol ve doğalgaz kaynaklarına yakınlığı ve uygun coğrafi konumu sebebiyle büyük miktarda yabancı sermaye çekmiştir. Doğrudan Cumhurbaşkanının idaresinde olan bu bölgelerde İran’ın içerdeki yasalarından farklı özel yasalar uygulanmaktadır.